Uranyum Madenciliği

Uranyum madenciliği dünyadaki en kirli endüstriyel uygulamalardan biridir. Uranyum madenciliğinde gerçekleştirilen işlemler sonucunda Toryum, Radyum ve Radon-222 gibi radyoaktif elementler açığa çıkmaktadır. Bunlardan en tehlikelisi olan Radon-222 gazının 3,8 günlük yarılanma ömrü bulunmaktadır.

Bütün bu radyoaktif elementler hem madenlerde çalışan işçilerin hem de madenlerin çevresinde yaşayan yerel halkların sağlıklarını olumsuz olarak etkilemektedir. Bu elementlere maruz kalmak başta kanserlere sebep olmak üzere, özürlü doğumlarına, bebek ölümlerine, kronik akciğer, göz, deri ve üreme organı hastalıklarına sebep olmaktadır.

Fransız nükleer devi AREVA’nın Nijer’in uranyum madenlerinde yürüttüğü çalışmalar yerel halk için çok ciddi radyoaktif tehditler oluşturuyor. 2009 yılında Greenpeace’in Arlit ve Akokan’da aldığı toprak, su ve hava numunelerinde kabul edilen sınırların çok üzerinde radyoaktivite bulundu.

Nijer’de yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Aghir in’ Man’ın Başkanı Almoustapha Alhacen “Radyoaktivite her gün yeni kurbanlar alarak yoksulluğu arttırıyor. Her geçen gün radyasyona maruz kalıyor ve çevremizi saran zehirli hava, su ve toprakla yaşamaya devam ederken AREVA bizim doğal kaynaklarımızdan yüz milyonlar kazanıyor” diyor.

Nambia araştırma enstitüsü LaRRI, ve Uluslararası Şirketleri Araştırma Merkezi SOMO’nun hazırladığı ortak raporda, Rössing Uranium (Rio Tinto Group) için çalışan maden işçilerin ve çevredeki toplulukların, maden kaynaklı toz ve radon gazlarına maruz kaldığı ortaya konuluyor. Rössing doktorları ise işçilere çalışabildikleri sürece gerçeği yansıtmayan sağlık raporları veriyor. LaRRI Direktörü Hilma Shindondola-Mote “Araştırmamızı gerçekleştirirken, çalışanlar Rössing’in kendilerine uranyuma maruz kalmaları sebebiyle ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarıyla ilgili bilgi vermediğini” belirtiyor.

Uranyum madenciliğinin yarattığı bir diğer çevre felaketi ise devasa su kullanımı. Avustralya çölündeki Roxby Downs hergün 35 milyon litre su tüketiyor. Sadece 2006 yılında, Rössing (Nambia) 3.3 milyon m3 su kullandı. Bu Nambia’nın toplam su tüketiminin 28%’ine denk geliyor. İklim değişikliği sebebiyle her geçen gün daha da değerlenen temiz su kaynaklarını bu kadar hunharca kullanan bir enerji kaynağının iklim değişikliğinin çözümü olamayacağı da açıkça ortada.