La Hague-Fransa (1969)

La Hague-Fransa
Yeniden İşleme Tesisi

La Hague yeniden işleme tesisinde, kullanılmış nükleer yakıttan plütonyum ve uranyum üretilmektedir. Büyük miktarda stoklanan plütonyum ve nükleer atıklar nükleer silahlanma açısından risk teşkil ederken, tesisten deşarj edilen su ile atmosfere deşarj edilen radyoaktif partiküller denizi ve havayı kirletir. La Hague Yeniden İşleme Tesisi’nin yakınlarında çocukluk çağ lösemi vakalarında artış olduğunu gösteren bir kaç bilimsel araştırma bulunmaktadır.

50 ton pulverize plütonyumun depolanmış olduğu La Hague Tesisi
Foto: duvalmickael50

Tarihçe

La Hague, Fransa’nın Normandiya kıyısındaki dev bir nükleer komplekstir. 1966 yılında işletmeye alınan ve devlete ait Fransız şirketi Areva tarafından işletilen La Hague, iki nükleer yeniden işleme ünitesinden oluşmaktadır. Tesisin başlıca görevi, nükleer savaş başlıklarında kullanılmak üzere plütonyum üretmektir. 1969 yılında Fransız ordusunun silahlanma programında yeterli plütonyum ürettiği La Hague, Fransa, Almanya, İsviçre, Japonya, Belçika ve Hollanda’dan gelen sivil amaçlı üretilen nükleer yakıtları yeniden işleme koymaya başladı. La Hague, yılda 1.600 tona kadar kullanılmış yakıt işleyen, Dünyanın en büyük plütonyum üretim tesisidir. Bu tesiste, kimyasal olarak yakıt zenginleştirilmiş, 5.000’den fazla nükleer savaş başlığı üretmek için kullanılabilecek, 50 ton pülverize plütonyum oksit stoklanmış durumdadır. Fransa’da her yıl 10 tondan fazla plütonyumun sevkiyatı söz konusudur. Fransa’nın nükleer ihracat konusundaki proaktif politikası göz önüne alınırsa, plütonyumun herhangi bir biçimde üretiminin, ayrıştırılmasının, depolanmasının ve taşınmasının nükleer silahlanmaya hizmet etmesi tehdidi, özellikle küresel terörizm dönemlerinde göz ardı edilemez.Bununla birlikte teknik açıdan daha kolay kullanılan ve silah sınıfı plütonyumdan nispeten daha kolayca ayrıştırılan açılımı (Karıştırılmış Oksit) olan MOX yakıtının burada üretilmesi de bir diğer problemdir.

Çevreye ve Sağlığa Etkileri

La Hague yeniden İşleme Tesisi, çevresindeki kırsal alanı iki şekilde kirletir: Her şeyden önce, kripton85 gibi radyoaktif gazları atmosfere salar. Greenpeace tarafından yapılan araştırmalar, La Hague tesis sahasının havasında 93.000 Bekerel metreküp kripton 85 tespit etmiştir, oysa normal değerler 1-2 Bekerel metreküp arasında değişmektedir. İkincisi, her yıl tekrar işleme konulan yaklaşık 230 milyon litre radyoaktif atıktır ki bu da denize boşaltılmaktadır. Atmosferik nükleer silah testlerinden ve Fukushima’da yakıt çubuklarında meydana gelen tam erime ile Sellafield ve La Hague yeniden işleme tesislerinden yapılan radyoaktif deşarj sonrasında dünya okyanuslarında, Çernobil nükleer santral kazasının etkilerini bile geçecek düzeyde radyoaktif kirlilik meydana gelmiştir. Güney Atlantik’te sudaki radyoaktif sezyum 137’nin oranı litrede 0,6 bekerel olurken La Hague yakınlarındaki İngiliz Kanalında, bu oran normalden on kat daha fazla 8 bekereldir.

Greenpeace, 1997 yılında La Hague deşarj boruları etrafındaki su, deniz hayvanları ve tortudaki kontaminasyonu doğruladı. Alınan su numunelerinde plütonyumun yan ürünü olan amerikyum, kobalt ve litrede 200 milyon bekerel’den fazla beta izotopu olduğu anlaşıldı ki normalde bu oran 1 litre deniz suyu içinde sadece 12 bekereldir. Bağımsız çalışmalar, daha sonra La Hague tesisinden 10 kilometre mesafeye kadar olan alanda yaşayan 5-9 yaş arasındaki çocuklarda, lösemi vakalarında artış olduğunu ortaya koymuştur. Dahası İngiliz Tıp dergisinde yayınlanan bir vaka-kontrol çalışması, çocukluk lösemisiyle yerel plajların kullanımı ve yerel deniz ürünlerinin tüketimi ile arasında önemli bir korelasyon olduğunu bulmuştur.

Genel Değerlendirme

Enerji üretimi için yeniden işleme prosesinin gereksiz oluşuna, tesisin bu niteliği gereği silahlanma riski teşkil etmesi nedeniyle uluslararası eleştiriler almasına ve La Hague’ın olumsuz çevresel ve sağlık etkileri olduğunu gösteren bilimsel bulgulara rağmen, Fransa, plütonyum ayrıştırmaya ve ayrıştırdığı maddeyi Afrika devletlerine ihraç etmeye devam etmektedir. Bu şekilde, La Hague’da üretilen plütonyuma daha fazla insan maruz kalırken, bu bölgedeki insanların nükleer endüstrisinin kurbanı yani Hibakuşa’sı olma potansiyeli artmaktadır.

Kaynak: www.nukleersiz.org
Hibakusha Worldwide Poster Exhibition – .
IPPNW, 2014. www.hibakusha-worldwide.org