Thule-Grönland (1968)

Thule-Grönland
Nükleer Silah Yüklü Uçak Kazası

Birleşik Devletler(ABD)’in Hava Kuvvetleri’ne ait nükleer silah yüklü B-52 bombardıman uçağının düşmesiyle uçağın düştüğü bölge ve bölgedeki su kaynakları radyoaktif plütonyum ile kirlenmiş oldu . Bölge sakinleriyle temizleme kurtarma ekipleri çok yüksek seviyelerde radyasyona maruz kaldı.

Grönland, Thule’da ABD Hava Üssü’nün yukardan görünümü
Foto: © TSGT Lee E. Schading / ABD Hava Kuvvetleri

Tarihçe

21 Haziran 1968 tarihinde ABD’ye ait hidrojen bombası yüklü hava aracı B-52 Grönland ve Baffin Körfezi’nde rutin devriye görevleri için uçuyordu. 1960’larda ABD’nin nükleer bomba yüklü 12 uçağı 24 saat boyunca alarm durumundaydı. “Krom Kubbe” kod adlı operasyon SSCB(Rusya)’den gelecek olası bir nükleer saldırıya karşı etkili müdahale yeteneklerini göstermesi bekleniyordu. O gün her nasılsa havalandıktan 6 saat sonra uçak kabini içerisinde yangın patlak verdi. Uçak mürettebatı Grönland Thule’deki ABD Havaüssü’nün 13 kilometre güneyinde buz üstüne çakılan uçağı tahliye etmeye zorlandı. Mürettebattan bir kişi çarpma sırasında öldü, diğer altı kişi ise sağ olarak kurtuldu. Şans eseri bir nükleer patlama yaşanmadıysa da nükleer olmayan bombaların patlamasının etkisiyle bomba parçaları 10 tera bekerel (terabekerel=trilyon bekerel) radyoaktif plütonyumu 7,68 kilometrekarelik alana dağıttı. Aynı zamanda uranyum, amerikanyum ve trityum maddeleri de açığa çıktı. Dağılan bazı bomba parçaları patlamanın etkisiyle açığa çıkan radyoaktif izotoplarla birlikte buzu eriterek, okyanus tabanına battı. Sonuç olarak Bylot Sound yakınlarında toplam 5 giga bekerel (gigabekerel: milyar bekerel) radyoaktif plütonyumun su kaynaklarını kirlettiği tahmin ediliyor. Radyoaktif izotop yüklü bulut güneye doğru ilerleyerek uçağın düştüğü sahadan 7 kilometre ötede Narssarssuk yerleşim alanını kirletti. Bu olay ABD ordusunun büyük bir kazayı veya nükleer silah kaybını tanımlamak için kullandığı “Kırık Ok” askeri terimi ile adlandırıldı. Nükleer silahı olmayan Danimarka’nın sınırları içindeki Grönland’da meydana gelen bu olaya kamuoyundan tepki gelirken Danimarka Hükümeti de sert bir protesto notu yayınladı.

Çevreye ve Sağlığa Etkileri

Kazadan hemen sonra bu bölgede balıkçılık ve avcılık yasaklandı. Kaza sonrasında Danimarkalı ve Amerikalı bilim insanlarının kaza bölgesinden 17 kilometre mesafede yürüttüğü radyolojik ve çevresel araştırmalar buz ve deniz suyu içindeki, okyanus tortusundaki yosunlarda yüksek plütonyum seviyelerinin olduğunu ortaya koydu. Temizleme Operasyonları sahayı kara bir renge bürünen buzdan arındırmak amacıyla “Tepeli Buz Projesi” kod adı altında yürütüldü. 147 radyoaktif atık sevkiyat aracı Thule Bölgesi’nde 1 terabekerel kontamine buz bile geride bırakmadan ABD’ye taşındı. İddia edildiğine göre plütonyumun %90’ı temizlendi. Plütonyum yüksek toksik ağır metal olduğundan sadece birkaç miligram yutulduğunda veya solunduğunda böbrek, karaciğer veya akciğerde ciddi hasarlara yol açabilir. Böyle bir risk, özellikle yüksek ölçüde plütonyum ile kontaminasyona uğramış olduğu için bölgede yaşayan, besin sepetinde ağırlıklı olarak balık ve deniz canlıları olan Kuzey Grönland’ın yerlileri olan İnuitler için yüksek risk teşkil etti. Kazadan özellikle Narssarssuk’ta yaşayanlar etkilendiği üzere bu insanların sağlık durumlarını ortaya koyan bilimsel araştırmalar yürütüldü. Ancak temizleme proseslerinde çalışan Danimarka’lı işçiler, kanser vakalarının yüksek olduğunu ve iş arkadaşları arasında ölümler olduğunu raporladı. 1995 yılındaki bir araştırma 1500 işçinin 410’unun kansere bağlı nedenlerle öldüğünü tespit etti. Amerikan temizlik işçilerinin, Danimarkalı meslektaşlarından daha fazla radyoaktif maddeye maruz kaldığı gerçeğine rağmen hiç bir zaman ABD’nin işçileri üzerine benzer bir takip çalışması yapılmadı.

Genel Değerlendirme

Palomares ve Thule kazalarının ardından, nükleer bomba yüklü devriye uçuşları 1968 yılında durdurulmuştur. 1996 yılında Danimarka Hükümeti etkilenen işçilerine, kişi başı 50.000 Danimarka Kronu tazminat ödemeyi kabul etmiştir. 2008 yılında BBC 4 nükleer bombadan birinin henüz bulunmadığına dair bir araştırma sonucu yayınlamıştır. Kazanın üsütünden 40 yıldan fazla bir zaman geçmişken bile ne kazaya ait belgeler, ne de kazanın sağlık etkileri açıklanmıştır. Üstelik kontaminasyonun yerel nüfus üzerindeki sağlık etkilerini veya radyoaktif kontaminasyondan etkilenen temizlik ve tasfiye işçilerini tespit etmek için de hiç bir bilimsel araştırma yapılmamıştır. Bu insanlar da nükleer bomba kurbanları olarak birer Hibakuşa’dır.

Kaynak: www.nukleersiz.org
Hibakusha Worldwide Poster Exhibition – .
IPPNW, 2014. www.hibakusha-worldwide.org